27 Ağustos 2008 Çarşamba

BAHAR PASTASI VE ADRASAN MUCİZESİ


Bir kaç sene önce tatildeyken bir tur otobüsü görmüştüm. İçinde orta yaşlı, hatta ortayaş üstü bir grup vardı. Oldukça keyifli ve mutlu görünen bu insanların eski okul arkadaşı olduklarını ve her sene böyle toplanıp birlikte tatil yaptıklarını öğrendiğimde onlara hayranlıkla bir kez daha baktığımı hatırlıyorum. Gerçekten uzun yıllar önce yaşanmış okul arkadaşlığını senelerce sürdürmek ve her sene güzel bir tatille paylaşımlara yenilerini eklemek mümkün müydü?.. O zaman bu gruba gıpta etmiştim.

Ve ben de işte böylesi gıpta edilecek bir tatilden döndüm...Günlerdir yazmayışımın, daha doğrusu yazamayışımın, yorumlarınızı cevaplayamayışımın sebebi de bu muhteşem tatil.

Üniversiteden sınıf arkadaşlarımızla seneler sonra bir araya gelip buluştuğumuzda bir sonraki buluşmayı Antalya'da yaşayan arkadaşlarımız için Antalya'da yapalım fikri, bir anda birlikte bir tatil yapalıma dönüştü...

Bizim bölümde 3. sınıfın bitiminde sınıfça bir teknik gezi yapılır, genellikle (ve hatta özellikle:))) sahil kesiminde 7-8 yer gezilir ve inceleme, gözlem, araştırma ve öğrenmenin yanında tüm sınıfça güzel de bir tatil yapılır (bölümü merak edenler için hemen belirteyim, Peyzaj Mimarlığı). Mezuniyetten 16 yıl sonra (yaşım mı ortaya çıktı ne:-)) sınıfın tamamı olmasa da tahminimizden daha kalabalık, farklı şehirlerden, hatta yurdışından gelip katılanların olduğu bir grupla inceleme, öğrenme kısmından arınmış tamaaamen eğlence odaklı bir tatil yaptık.

Bu sayede senelerdir adını duyduğum ama gidemediğim Adrasan'ı da görmüş oldum. Gördüm demek Adrasan için yeterli değil aslında...Hayatımda girdiğim en muhteşem denize sahip, küçük otellerin yeşile gömülü olduğu bir koy Adrasan. Sakin bir tatil beldesi... en azından biz çoluk çombalak gidene kadar öyleydi:-)))




Yaşları birbirine yakın çocuklarımızın da iyi anlaşmasıyla hep birlikte harika bir tatil yapıp bunu her sene tekrarlamaya karar verdik. Seneye daha kalabalık olacağımıza şüphe yok.

Öyle çok şey birikmiş ki, anlat anlat bitmeyecek gibi...Mesela bu güzel tatil sonrası Antalya'da sevgili Evren'le (birdilimdüş.blogspot.com) ve eşiyle tanışma fırsatı da buldum. Evrenciğim bizi evinde ağarladı ve blogundan takip ettiğimiz lezzetlerin de bizzat tadına bakmış oldum :-))))


Bu arada beni çok heycanlandıran ve keyif veren bir gelişme oldu...Daha önce de bu blogu açmanın hayatımda farklı açılımlara vesile olduğundan bahsetmiştim ama sizlerle paylaşmak için hayata geçmesini bekledim ve sonunda gerçekleşti. Ne mi??? biraz tahmin yürütün bakalım bilebilecek misiniz:-)))) Var mı tahmin yürüten?...Zira cevabını bir sonraki yazıya saklayıp pastaya bağlamak istiyorum artık:-)))))


Bu pastayı yapalı bir kaç ay oldu aslında ama ancak yayımlamayabildim. Dolayısıyla bahar pastası yaz sonu pastası oldu:-))

Eşimin Kuzeni Nurcan abla, evinde misafir edeceği arkadaşları için sipariş vermişti bu pastayı. Sevgili Sibel'in büyük yardımlarıyla çok kısa sürede hazırlayıp misafirlere yetiştirdiğimiz pastanın içi damla çikolatalı. Pandispanyası her zaman kullandığım tarif, tarife buradan ulaşabilirsiniz. Kreması için Gülbahçesi pastasında uyguladığım tarifi kullandım.



Misafirler beğenmişler, ya siz?...

12 Ağustos 2008 Salı

ZEYTİNLİ ÇÖREK




Uzun zamandır kullandığım maya, vanilya vb. paketlerinin arkasında aklıma yatan bir tarif oldumu paketi tarif defterimin arasına koyup saklamak gibi bir adetim vardı ama bu paketler defter arasında kurutulmuş çiçek taklidi yapmaktan öte bir işe yaramamışlardı... Sonunda aralarından bazıları için tahliye kararı çıktı, bavulunu alıp ilk çıkan da Dr Oetker Maya paketi kıyafeti ile zeytinli çörek oldu, çıkar çıkmaz da kurda kuşa olmasa da Pelin'le Barkın'a (kendileri ikizlerim olur) yem oldu...Yem olmadan önce tanık olduğu tarif ise şöyle:

3 su bardağı un
1 yumurta
100 gr. margarin
1 çay bardağı ılık süt
1 tatlı kaşığı tuz
1 tatlı kaşığı şeker
1 su bardağı çekirdeksiz siyah zeytin

Unu eleyip maya ile karıştırın, diğer malzemeleri de ekleyerek yoğurun, üzerini kapatıp ılık bir ortamda 40-50 dakika dinlendirin. Çok dinlendi, artık kaldırın ve 0,5 cm. kalınlığında açın, üzerine zeytinleri serpin ki uykusu iyice açılsın, sonra rulo şeklinde sarın 2 cm. eninde dilimlere kesin, dilimleri yağlı kağıt serilmiş tepsiye dizin, üzerine zeytinyağ sürüp kekik serpin.
Eğer benim gibi doğranmış zeytininiz az kalmışsa ve yetmeyip sizi yarı yolda bırakırsa hamurun yarısına açtıktan sonra haşhaş sürüp rulo yaparak haşhaşlı ekmek tadında ikinci bir çeşit de yaratabilirsiniz 25 dak. bekletip 180 C fırında 25-30 dak. pişirin.
Afiyet olsuuuuun.

8 Ağustos 2008 Cuma

SEVGİLİYE SÜPRİZ PASTASI

Bazı zamanlar vardır, sevdiğimize ne yapsak yeterince sevgimizi gösteremediğimizi düşünürüz. Öyle coşkuyla severiz ki, herşey özel olsun, sevgimizi ispatlasın isteriz...Hediyemiz farklı ve özel olsun, "bu senin içiiiin, sen benim için özelsiiin" diye bağırsın isteriz.
Ve bazen de yakın arkadaşlarımızın bu duygularına ortak olur, onun mutluluğunu paylaşmanın keyfini yaşarız...

Ortaokula yeni başlamış iki küçük kız...Aynı sırada oturarak yaşanmış bir dolu anı...lise, üniversite, paylaşılan mutluluklar...Ve bu güne kadar taşınan arkadaşlıkta paylaşılan bir özel gün heyecanı daha...
Sevgili arkadaşım Sedef, erkek arkadaşı Turgay'ın doğum günü için özel bir pasta istediğini söyleyip bunu benim yapmamı rica edince gerçekten çok mutlu oldum. Pasta süpriz olacaktı ve ona özel olduğunu hissettirecekti.
Pastanın şekli, rengi, teması konusunda bir dizi kararsızlık, fikir değişikliği sonunda, hem sevgisini ifade edecek hem de süprize ve doğum günü konseptine uygun olacak bu pastada karar kıldık.
Tam yaza uygun, şeftalili, damla çikolatalı bir pasta hazırladım onlar için.

Ayrıca onlarla birlikte beraber kutlama yapacakları yakın arkadaşları için dev kurabiyeler hazırladım. Tabii ki Turgay'ın kurabiyesinde Sedef'in bir mesajı vardı:-)))


Ertesi gün tam ben telefona sarılacakken Sedef aradı. Pastayı tadıyla, görüntüsüyle herkesin çok beğendiğini anlattığında ağzım kulaklarımda, tüm yorgunluğumu unuttum. Pasta yapmak çok güzel ama kendinize yapmadıysanız pastanın tadına bakma şansınız olmadığından bu geri bildirimler nasıl önemli, insanı nasıl keyiflendiriyor anlatamam.


Turgay'a nice mutlu yıllar dilerim... elbette Sedefle birlikte:-)))))

4 Ağustos 2008 Pazartesi

TAHİNLİ-CEVİZLİ KURABİYE


Tahinli tarifleri severim, farklı, kıyır kıyır olurlar. Hele bir de bu tarif gibi az malzemeli pratik olanlar tam kurtarıcıdır. Şip şak hazırlanıp pişirilir, acil misafir için idealdir.
Bu oldukça lezzetli kurabiye de yerken ağızda dağılıyor. Yalnız şöyle bir eksi tarafı var; yerken farketmeyip biraz fazla kaçırabiliyorsunuz ( ya da benim oburluğumdan öyle oldu bilemiyorum:-)))
Tarifte 1 su bardağı zeytinyağ var ama tahin zaten yağlı olduğundan fazla yağlı istemezseniz yağı biraz azaltmak mümkün (1 su bardağından 2 parmak eksik olabilir)

Malzemeler;
  • 1 su bardağı tahin

  • 1 su bardağı pudra şekeri

  • 1 su bardağı zeytinyağ

  • 1 su bardağı dövülmüş ceviz

  • aldığı kadar un

Tüm malzemeyi karıştırıyoruz, ceviz büyüklüğünde parçalar koparıp yuvarlıyoruz. Ortasına ceviz koyup 170 C fırında pembeleşinceye kadar pişiriyoruz. Dağılmaması için soğuyana kadar ellemiyoruz.
Afiyet olsuuun.

30 Temmuz 2008 Çarşamba

ÇİN TAVUĞU VE MISIRLI PİLAV


Uzun zamandır pasta, kurabiye işlerine kaptırmış gidiyorum. Hava sıcak da olunca yemek tarifleri hepten ihmal edilir duruma geldi. Ben de eski blogumda Dünya mutfağı etkinliğine gönderdiğim bir tarifin buradaki yerini alması gerektiğine karar verdim.
Bu tarif uzun zamandır yaptığım ve zevkle yediğimiz bir tarif.

Çin tavuğunu çeşit çeşit yapanlar var. Ben bu tarifi 10 sene kadar önce bir aşçıdan almıştım. Tarife gelince;
Malzemeler:
1 kg ince tavuk göğsü
2 yemek kaşığı mısır nişastası
3 yemek kaşığı sıvı yağ
1 tatlı kaşığı köri
4 yemek kaşığı soya sos
1 adet kabak
1 adet havuç
1 yemek kaşığı susam
1 yumurta akı
tuz, karabiber

Hazırlanışı; Tavuk göğsü ince şeritler halinde doğranır. Nişasta, yağ, soya sos, yumurta akı, köri, tuz ve karabiber karıştırılır, bulamaç haline getirilir. Doğranan tavuk göğsü bu karışımın içine konulur karıştırılır ve dinlendirilir. Daha sonra tavuklar kavrulur, tavukların rengi beyazlayınca 1 kaşık susam katılır, kavurmaya devam edilir.

Kabak ve havuç ince uzun rendelenir, tavukların pişmesine yakın ilave edilir ve 5-10 dakika daha kavurulur.
Mısırlı pilav için uzun uzun nasıl pilav yapıldığını anlatmayacağım, merak etmeyin:-))))
Ben pirinci kavurarak yaparım pilavı, konserve mısırı da pirinci kavurup suyunu koyduktan sonra ilave ediyorum. Özellikle çocuklar bu pilava bayılıyor.
Afiyet olsuuuuuun.

27 Temmuz 2008 Pazar

ZEYTİNLİ EKMEK



Geçen Nisan'da ekmek makinemi aldığımdan beri çeşit çeşit ekmek denemeleri yaptım; zeytinlisi, cevizlisi, sosislisi, haşhaşlısı... Hepsinin tarifini zaman içinde yazacağım...Ama hepsinin ortak bir özelliği var; pişerken yaydıkları muhteşem koku...Hele sabahları pişmekte olan ekmeğin kokusuyla uyanmak yok mu...Hani çizgi filmlerde kıvrıla kıvrıla gelip burnu gıdıklayarak uyandıran koku dumanı vardır ya, aynen onun gibi uyandırır ekmek kokusu...

Birgün markette alışveriş yapıyoruz, birden o muhteşem koku geldi burnuma, "ekmek kokuyor, burada ekmek pişiyo kesin" diye havayı koklaya koklaya ekmek makinasının tanıtımının yapıldığı standda buldum kendimi...Tanıtımı yapan kızların gülmesiyle kendime geldim:-))

Lafı uzatmayalım, gelelim burnumu makineye dayayarak pişirdiğim ekmeklerden biri olan zeytinli ekmeğin tarifine;

1+1/8 kap ölçek su (oda sıcaklığında)
2 yemek kaşığı zeytinyağ
3 kap ölçek un
2 yemek kaşığı şeker
1 tatlı kaşığı tuz
1+1/4 tatlı kaşığı maya (aktif kuru)
1/2 kap ölçek siyah zeytin (doğranmış)
1/2 kap ölçek yeşil zeytin (doğranmış)

Zeytinler hariç malzemeler sırasıyla makineye konur. Normal ekmek (1) programında, kabuk rengi orta, 900 gr. Başlata bas veee işte sihir başlıyoor. İkinci yoğurma döngüsü başlarken makine bip sinyali vermeye başladığında zeytinler ilave edilir ve 3 saatin sonunda afiyetle yeniliiir.

26 Temmuz 2008 Cumartesi

TUTKU KURABİYESİ


Ben geldiiiiiiimm. Sonunda her sayılı gün gibi minik tatilimin günleri de bitti ve döndüm. Kısa süreli de olsa tatil tatildir. Tüm sorunları kafadan atmış olmak, televizyon seyretmemek, açık hava bol güneş, yüzmek...Aylardır musallat olan uykusuzluk illetinden bile tatil boyunca eser kalmadı. Önümüzdeki iki hafta boyunca işte beni bekleyen yoğun tempoyu düşünecek olursak bu kısa tatil doping oldu resmen.

Yokluğumda iyi eğitilmiş blogger yazılarımı sizlerle buluşturmaya devam etti ( ev işlerini yaptırabilmek için de bir ayarlama bulursam tam süper olacak, bulursam sizlerle mutlaka paylaşırım:)))
Bu süre içinde yorumlarını paylaşan, doğum günümü içtenlikle kutlayan herkese çok ama çoook teşekkürler. En kısa sürede ben de iade-i ziyarete geleceğim söz:-))

Gelelim tutku kurabiyeye, bu ismi vermemin iki nedeni var, birincisi tutku adıyla satılan kurabiyelere benzemesi (gerçi o biraz daha bisküvi kıyırlığında, kıyırlık, nasıl kelime ama:-))) neyse siz anladınız) ikincisi ise tutkuyla bağlanılabilecek bir lezzet olması:-)))

Çocukların kurabiye krizine girdiği bir gün yapmıştım bu kurabiyeleri, çoğu zaman olduğu gibi tarifle birazcık oynayarak ama sizlere aktarabilmek ( ve de daha sonra tekrar aynı lezzeti yakalayabilmek) için ölçüp tartıp bir yerlere not alarak...


Malzemeler;


  • 1 yumurta

  • 2 yemek kaşığı sıvı krema

  • 1 yemek kaşığı mısır nişastası

  • 150 gr. margarin (oda sıcaklığında)

  • 1/2 su bardağı pudra şekeri

  • 2,5 su bardağı un

  • 1 çay kaşığı vanilya

  • 1 paket kabartma tozu

  • 1 tutam tuz

  • Nutella

Önce yumurta, krema, tuz ve margarini karıştırıyoruz. Mısır nişastası ve pudra şekerini ilave edip karıştırdıktan sonra vanilya, kabartma tozu ve unu eleyerek ekliyoruz. Yumuşak ama ele yapışmayan bir hamur elde ediyoruz. Hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar kopartarak avcumuzda yassılaştırıyoruz, orta kısmına 1 çay kaşığı Nutella koyuyoruz ve kapatıyoruz. Yağlı kağıda dizdiğimiz kurabiyeleri 170 'de hafif pembeleşene kadar pişiriyoruz.


Nutellanın başdöndürücü akışkan kreması ile uyumlu kıyır kıyır kurabiyeleri sıcakken yerseniz tadını daha yoğun alabilirsiniz.


Ben hamurun yarısını ayırıp damla çikolata ilave ettim. İki farklı şekil de birbirinden lezzetli oldu.
Afiyet olsuuuun.

23 Temmuz 2008 Çarşamba

DAMALI PASTA


Çocukluğumda anneannemin komşusu yapardı bu pastayı, o zamanlar hayran kalmış ve bir o kadarda şaşırmıştım. Seneler sonra öğrendim nasıl yapıldığını, aslında çok da kolaymış... Günümüzde herşeyin kestirmesi ve kolayı olduğu gibi bu pasta için de kalıplar yapılmış, ama bana sorarsanız tamamen gereksiz bir masraf. Şöyle ki; bu pastayı yapmak için biri kakaolu biri sade iki tane pandispanya ya ihtiyacımız var, ister kendiniz yapın ister hazır pastabanlardan kullanın. Kekleri ortasından kesip, her katı aşağıda resimlediğim gibi iki farklı büyüklükte kase yardımıyla kesin. Sonra bir kakaolu bir sade olacak şekilde iç içe geçirin. İç içe geçirirken de arasına krema sürerseniz keserken parçalarda hiç ayrılma olmaz.




Katların arasına krema sürüp ( isterseniz damla çikolata, muz vs. koyabilirsiniz) ikinci katı kapatırken kakaolu parçanın üzerine sadenin denk gelmesine dikkat edin. Bu şekilde pastayı tamamladıktan sonra üzerini dilediğiniz gibi süsleyebilirsiniz.


Afiyet olsuuuuuunn.

21 Temmuz 2008 Pazartesi

BUGÜN BENİM DOĞUM GÜNÜM


İyki doğğğduuum beeennn, iyki doğdum beeeeen, iyki doğdum, iyki doğdum, iyki doğduuum beeeeeen:-))) (bilgisayarınızın ayarlarıyla oynamayın, yazım hataları şarkı formatında düşünmekten ve şarkı efekti yaratmak için bilinçli olarak yapılmıştır, okurken siz de melodili okudunuz dii miii:-)))

Bugün benim doğum günüm. kocamaaan oldum. Yirmilere gelene kadar bir türlü geçmek bilmeyen zamanın, yirmilerden sonra su gibi akıp giderken otuzlarda depar atmaya başlaması ne üzücü. Tam da hayatı anladım, öğrendim sindire sindire yaşayayım derken hoooop kayıp gidiyor zaman. "Daha doğumgünümü yeni kutlamamış mıydım ben?" Yaşlandıkça zamanın hızına yetişemez mi oluyoruz ne?

Olsuun yaşam her haliyle her zaman güzel, yeter ki yaşamayı, keyifle, sindire sindire yaşamayı bilelim.



Aslında doğumgünüm için kendime bir pasta yapmayı ve burda onun resmini yayımlamayı planlamıştım. Tatil planlarında ufak bir değişiklik yapıp bu tarihte mini bir bir tatil yapmaya karar verince pasta suya, ben denizeeeeee. Siz bu satırları okurken ben kızgın kumlardan serin sulara atlıyor olacağım hehehheeehheee.

Yeterince Ankara'yı bekledim dii mi ama, ufak bir kaçamağı hakettim, bu da benim doğumgünü hediyem olsun:-)))

19 Temmuz 2008 Cumartesi

MAHLEPLİ KURU PASTA


Madem bu sıcakta Ankara'yı bekliyorum bari eski blogumda kalan tarifleri de buraya taşıyayım artık dedim ve yeni tariflerin arasına birer ikişer eski tariflerimi de eklemeye karar verdim, ta ki hepsi bir sayfada buluşuncaya kadar... Derkeen planlarda ufak bir değişiklik oldu ve 5 günlük minik bir tatil için Kemer'e gitmeye karar verdik. Ama bu sürede yayımlanması gereken postları tarihlerine göre ayarladım ve ben yokken de hep aynı tarifi görmek zorunda kalmayacaksınız:-)
(laf aramızda aslında bu yazıda ben tatildeyken yayımlanacak:-)))))))))

Eveeet gelelim kuru pastamıza...

Çayın yanında mis gibi kıyır kıyır kuru pasta, hem de malepli. Mahlebin daha pişerken fırından yaydığı kışkırtıcı koku rejim, perhiz falan dinlemiyor...
İşte hiç tereddütsüz misafirlerinize hazırlayabileceğiniz pratik bir tarif. Yalnız şekil verirken çok özenmeyin ki hazır almadığınıza, sizin yaptığınıza inandırmak için yemin billah etmenize gerek kalmasın:-)))


Malzemeler:

2 bardak un
1 kahve fincanı sıvı süt kreması
120 gr. margarin (yumuşak)
1,5 tatlı kaşığı mahlep
1/2 tatlı kaşığı tuz
1 yumurta (sarısı üzerine sürülecek, akı ile de renkli bezeler yapılabilir, onun tarifi de yakında...)
Üzerini süslemek için çörekotu, susam veya mavi haşhaş
Yapılışı:
Oda sıcaklığında yumuşatılmış margarin, sıvı krema (ben genellikle Pınar'ın 200 ml.lik paketini tercih ediyorum), tuz ve mahlep iyice karıştırılır. Un elenerek bu karışıma katılır, unun cinsi kıvamı etkileyeceğinden unu azar azar eklemekte fayda var. Hamurun kıvamı tok, çocukların oyun hamuru kıvamında olmalı (ikiz annesi olunca tarifler de böyle oluyor işte:-)).
Hamur, stretch filme sarıp 1 saat buzdolabında bekletilir. Şekil vermek için ister küçük parçalar kopartarak pastanelerdeki gibi şekil verebilir isterseniz hamuru yarım cm. kalınlığında açıp kurabiye kalıplarıyla keserek şekil verebilirsiniz.
Kurabiyeler yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine dizilir (şu yağlı kağıdı icat edenden Allah razı olsun). Üzerine yumurta sarısı sürülerek isteğe göre çörekotu, susam veya mavihaşhaş serpilir. Mavi haşhaş lezzet olarak gerçekten çok yakışıyor. 170 C'lik fırında üzeri kızarana kadar yaklaşık 20 dak. pişirilir.
Dilerseniz mahlep yerine kırmızı biber de koyabilir ya da sade yapabilirsiniz.

Afiyet olsuuuun...