
10 Kasım 2008 Pazartesi
4 Kasım 2008 Salı
Uluslararası Arkadaşlık Ödülü / Friendship Around The World Award

28 Ekim 2008 Salı
60 KİŞİLİK DOĞUM GÜNÜ PASTASI - JUNGLE,SÜNGER BOB, NEMO DUYAN GELMİŞ -ŞEKER HAMURU YE #38




Unutmadan, bu pastayı Yaman Ayşe'nin Şeker hamuru ye #38 etkinliğine gönderdiğimi de belirteyim :-)))

Sonuç olarak yağmur yağmadı, çocukların gönüllerince koşturup eğlendiği, velilerin sonbahar renklerinin tadını çıkarttığı, herkesin pastayı ve diğer ikramları beğendiği inanılmaz güzel bir doğum günü oldu.
Canım yavrularım iyi ki doğdunuz, sizleri çok ama çoooooooooook seviyorum.
PROTESTO

Blogumu açıyorum…Mahkeme kararıyla engellendi yazıyor… Ne yapmışım ben? Ne yazmışım? Nasıl bir uygunsuz yemek tarif etmişim de benim blogum da kapatılmış? Bu nasıl adalet? Kurunun yanında yaşları da çatır çatır yakalım da uğraşmayalım mı demişler? Teknoloji çağındayken uygunsuz yazı ve blogları filtrelemek, insan haklarına saygı göstermek bu kadar mı zor? Teknolojiyi bir kenara itip, paylaşımları kapatıp, teksir kağıtlarına mı dönmek gerek?..
Aklıma ilk gelen yurt dışından birine blogumu kopyalayıp bana göndermesini rica etmek oldu. Hiç değilse tariflerimi tarif defterime (kağıttan olan) yazarım dedim. Neyse ki buna gerek kalmadan bu çağ dışı uygulama sona erdi. Haberlerde dinlediğime göre deliller toplanana kadar yasak kaldırılmış (ortalıkta nişasta, pudra şekeri falan bıraktıysanız hemen kaldırın, pastaların üzerinde de parmak iziniz kalmasın…:))), umarım sonrasında da yapılan hata fark edilir ve çok güzel paylaşımlar yaşadığımız bloglarımız kapatılmaz.
Şimdi protesto yazısıyla gölgelemek istemediğim pastamın resimlerini ayarlamaya gidiyorum (gidiyorum lafın gelişi, nereye gidicem, bu programı kapatıp diğerini açıcam… aaayyyyy ayarımı bozdu bu kapatma benim yaaa…)Hepinizi kocaman öpüyoruuum
14 Ekim 2008 Salı
SARIYER BÖREĞİ ve P.D.Ç.S.E 27

Bugünlerde havalardan mı koşuşturmacadan mı bilmem elim bir türlü yeni yazı yazmaya gitmiyor. Sevgili Birsel'in Etkinlik davetine katılacağımı bildirmiştim.Baktım etkinlik zamanı geçiyor tembelliği bırakıp yazmaya başlama zamanı dedim. Bu sırada farkettim ki bu böreciğin resmi aylar öncesinden taslaklara kaydedilmiş de yazısını bekliyor. Daha fazla beklemesin diye de yazmayı planladıklarım ikinci bir emre kadar rafa kaldırıldı...
Öyle çok birikmiş ki tarifler, bir gün izin alıp, yazıp, sıraya mı koysam hepsini acaba... Yok yok, o günü de evde kalan işlerle boğuşarak ya da fırsat bu fırsat deyip film seyredip yan gelip yatarak geçiririm kesin. ikinci ihtimal daha zayıf tabii ama tarifleri toparlama ihtimali kadar değil:-))
Neyse, geçen gün televizyonda bir dizi de diyordu "fazla zorlama, nasılsa herşey olacağına varır".
Eskiden her İstanbul'a gidişimizde mutlaka Sarıyer Börekçisinden Sarıyer Böreği alır, sahilde çaybahçelerinden birinde yerdik. Açık havada yenen böreğin tadı da bir başka olur. Hala sahilde çaybahçelerinde oturmayı özlüyorum. Anneannem Büyükdere'de otururdu, senede birkaç kez İstanbul'a giderdik... annem anneanneme çok düşkündü ve İstanbul'a gitmek için mutlaka bir bahane bulurdu. Anneannem vefat ettikten 1,5 sene sonra da isteğini yerine getirmek üzere son kez götürdük onu İstanbul'a...
Aslında yazıyı fazla uzatmadan tarife geçmekti niyetim ama Sarıyer deyince anneciğimi ve anneannemi anmadan geçemedim. Mekanları cennet olsun...
Artık toparlanıp tarife geçme zamanı ( yazıyı gecenin bi vakti yazınca böyle oluyor işte:-))
Bu tarif lezzette Sarıyer Börekçisinin böreğini aratmıyor gerçekten, hatta laf aramızda onunki kadar yağlı da değil:-))) Şiddetle tavsiye ediyorum...
Malzemeler;
- 4 yufka
- 250 gr. kıyma
- 4 büyük soğan
- 1 çay bardağı dolmalık fıstık
- 1 çay bardağı kuş üzümü
- 1 çay bardağı sıvı yağ
- tuz
- karabiber
Yufka harcı için;
- 2 su bardağı süt
- 2 yumurta
- 1 çay bardağı sıvıyağ
- üzeri için 1 yumurta sarısı
Kıymayı içine birşey katmadan kavuruyoruz. Başka bir kapta 1 çay bardağı ayçiçekyağı ile soğanları ve fıstığı birlikte kavuruyoruz, soğumaya bırakıp ılındıktan sonra içine kavrulmuş kıyma ve üzümü ilave edip kısık ateşte 10 dak. kavuruyoruz. Tuz ve karabiber ilave edip soğumaya bırakıyoruz.
Yufka harcı için yumurtaları çırpıyoruz, sonra yağı ilave edip çırpıyoruz, en son sütü ilave ediyoruz. Yufkayı açıp sıvı harçtan her yerine sürüyoruz. Soğuyan kıymalı harcı yufkanın ortasına şerit halinde koyuyoruz. Yufkayı D şeklinde katlayıp içteki harcın üzerine gelmeyecek şekilde katlanan parçaya tekrar sıvı harç sürüyoruz, rulo şeklinde sarıyoruz. (ilk fırsatta tekrar yapıp bu aşamaları da fotoğraflayacağım) Tüm yufkaları bu şekilde sarıp tepsiye diziyoruz. Artan yufka harcından yufkaların her yerine sürüyoruz. Üzerine yumurta sarısı sürerek 200 derecede kızarana kadar pişiriyoruz.
Afiyet olsuuun.
6 Ekim 2008 Pazartesi
MEMMECİM GİDİĞİ


3 Ekim 2008 Cuma
BAYRAM ÇİKOLATALARIM

Bir bayram daha bitti akıp giden zamanda,
Hayat defterinden kopan bir kaç sayfa daha...
Eskiden, şekerler hazırlanırdı kapıya gelen çocuklara,
Baklavalar, börekler hep evde yapılma.
Günlük elbiseler olmaz, ille de bayramlık giyilecek,
Sonra başlardı evler arası köşe kapmaca.
Önce küçükler büyüklere gidecek,
Ellerinde ya bir kutu çikolata, ya da bir demet çiçek,
Kurulacak bayram sofrası, hep birlikte yenecek.
Ellerini kremlemiş, kolonya sürünmüş babaannem,
Ne de olsa her gelen onun elini öpecek.
Ne başucumda bekleyen rugan bayram ayakkabısı,
Ne bayram harçlıkları renk renk mendil arası,
Yok artık macun şeker, koshelva
Kalmadı bayramların o sihirli havası.
Sibel Erzincan
Nasıl başlasam yazmaya derken baktım çoktan başlamışım yazmaya... Bayramı Ankara'da geçirmek mi, kaybettiklerimi özlemek mi yazdırdı bu satırları bilinmez ama bildiğim bir şey varsa o da ne yazık ki bayramların artık sadece tatil anlamına geldiği.
Bu bayram beyaz ve sütlü kuvertür çikolata kullanarak çikolatalarımı kendim hazırlamak istedim. Çocuklar için tavşan şeklinde çikolatalar hazırladım, istedim ki bayram sabahı kahvaltıdan sonra ilk çikolatalarını ben vereyim. Sanki sadece bayramda çikolata, şeker yiyorlaşmışcasına iştahla ve heyecanla saldırdılar çikolatalara.


Bayram tatili uzun olunca Ankara bayağı boşalmıştı. (Ah keşke trafik hep böyle rahat olsa)
Hal böyle olunca fazla gelen giden de olmadı. Çikolataların çoğu da çocuklara kaldı...
Herkesin bayramını bir kez daha kutluyorum, bir çikolata almaz mısınız?..
24 Eylül 2008 Çarşamba
ÇİLLİ KIZ, ŞİPŞAK TARİFLER VE SOBE

7 Eylül 2008 Pazar
İLK ÇİKOLATA DENEMELERİ VE GANAJLI PASTA

Bir heves gidip Tchibo'dan aldığım çikolata eritme makinesi kolum kırılınca hiç kullanılmadan aylarca mutfak dolabını beklemişti. Nihayet onun da sırası geldi. Enişkonun doğum gününü fırsat bilip uzun zamandır denemek istediğim çikolata kaplamalı pastayı denedim.
Aslında bir çok ganaj tarifine ve tanımına baktım önce. Ganaj çikolatanın süt ile yumuşatılmasıyla elde edilen bir iç dolgu malzemesi, pastanın üzerini kaplamak için kullanılan şekline ise glaze deniyormuş. Aradaki fark, glazenin ganajın iyice soğumadan önceki hali, yani daha sıvı olması. Bu açıdan bakıldığında benim pasta ganajlı değil aslında , çünkü iç dolgu kreması olarak her zaman yaptığım pastacı ktemasını kullandım:-)))

Pastaya geçmeden önce pastanın süslemesinde kullanmak için dayanamadığım bir lezzet olan çikolatayı hazırladım. Bunun için sütlü kuvertür çikolata kullandım. Benim makinede erittiğim çikolatayı dilerseniz siz de benmari usulü eriterek hazırlayabilirsiniz.
Önce çikolata hakkında birazcık araştırma yaptım. Her ne kadar çikolatayı sıfırdan imal edecek olmasam da fazla bilgi göz çıkarmaz...
Merak etmeyin, çikolatanın ham maddesi kakaoya kadar inmeyeceğim, sadece yararlı olacağını düşündüğüm bir kaç not...
Çikolatanın saklama koşulları 20-22 derecedir. Çok sıcak ve çok soğuk şartlarda bekletildiği takdirde formunda bozulma meydana gelir. Kesinlikle buzdolabında muhafaza edilmemelidir. Nem ise çikolatada biyolojik bozulmaya sebebiyet verir, bu nedenle ideal nem oranı % 60-65 dir. Çikolata çabuk koku alır. Bu yüzden çikolatanın kokulu ortamlarda bulunmaması gerekir. Çikolatanın erime ısısı 32 derecedir.
Çikolata yapımında temperleme adı verilen bir işlem yapılırmış, bu işlemle kakao yağına uygun kristal yapı verilerek, çikolataya sertlik, ideal kırılma, parlaklık, uygun muhafaza koşullarında beyazlamama özellikleri kazandırırmış, bu işlemi elle yapmak da, sıcaklığı 27 dereceye inene kadar çikolatayı bir nevi karıştırma işlemi...


Pasta üstü için çikolatalarımız donarken pastamızı hazırlayabiliriz.
Akışkan haldeki soğumuş çikolatayı pastanın üzerine dökerek spatula yardımıyla kaplıyoruz, üzerini çikolatalarla ve renkli kremşantiyle süslüyoruz
2 Eylül 2008 Salı
HAŞHAŞLI ÇÖREK

- 2 yumurta (birinin sarısı üzerine)
- 1 çay bardağı sıvı yağ
- 1 çay bardağı süt
- 1 paket kuru maya50 gr. Margarin (oda sıcaklığında yumuşamış)
- 3 su bardağı un ( unu azar azar eklemek lazım yumuşak ele yapışmayan bir hamur olmalı, duruma göre un miktarı ayarlanmalı)
- 1 tatlı kaşığı tuz
- 1 çay kaşığı şeker
İç için;
- Haşhaş ezmesi
- 1 yemek kaşığı tereyağ
Hamur için tüm malzemeler karıştırılarak ele yapışmayan esnek ve yumuşak bir hamur hazırlıyoruz.